Yağmurlar bir rahmet iken, niçin onlara korkunç bir musibete dönmüştür?

Yağmurlar bir rahmet iken, niçin onlara korkunç bir musibete dönmüştür?

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Sonra, bu temsilin cümleleri arasındaki münasebetler:

Kur'ân-ı Kerim ﴾ اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَۤاءِ ﴿ cümlesiyle, "Münafıklar ıssız, korkunç, vahşetli bir sahrâda, karanlıklı bir gecede herbir katresi bir mermi gibi şiddetli bir yağmura tutulan yolcular gibidir" dediği zaman, sâmi derhal ayıldı, suale geldi ve dedi: Yağmurlar merğup ve matlup bir rahmet iken, niçin onlara korkunç bir musibete dönmüştür?

Kur'ân-ı Kerim, bu suale karşı o yağmurun dehşetini tasvir etmekle, ﴾ فِيهِ ظُلُمَاتٌ 1 ﴿ demiştir. Ve ظُلُمَاتٌ 2 'ın cem'iyle, bulutların zulmetine ve yağmurun kesafetinden hasıl olan zulmete ve o zulmet ihatalı ve kesretli olduğundan, sanki gecedeki bulut gibi, bulutun yağdırdığı siyah siyah katrelerin zulmetine zarf olduğunu bildirmiştir.

Sonra, zulmetli, yağmurlu geceler alelekser gürültülü olurlar. Sâmi yine suale geldi ve dedi: Acaba onların da bu gecelerinde gürültü var mıdır?

Kur'ân-ı Kerim buna da cevaben ﴾ وَرَعْدٌ 3 ﴿ diye, vaziyetin dehşet ve korkulu olduğuna işaret etmiştir. Sanki mevcudatın bir zahirî padişahı olan semâ, onları felâketlere ve helâketlere sevk etmek için, zemini sarsan gürültüsüyle, her tarafı dehşetlere veren şimşeklerinin sesleriyle çağırıp bağırıyor.

İşte böyle bir vaziyet karşısında, böyle dehşetli bir musibete uğrayan bir adam, kendi sükûtu içinde kâinatın her tarafından zararlı hareketlerin, korkunç sayhaların kendisine gelmekte olduğunu tahayyül eder. Maahaza, ra'd sesini işittiği vakit, onun sayhalarını kendisine karşı pek şiddetli naralar olduğunu zanneder. Zira korkak ve hâin bir adam, her sayhayı aleyhine zanneder.

Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz

Dipnot-1: Onda karanlıklar vardır.
Dipnot-2: Karanlıklar.
Dipnot-3: Ve gök gürültüsü.