Rabia Ünlükul, kayınbiraderi Said Nursi'yi anlatıyor

Rabia Ünlükul, kayınbiraderi Said Nursi'yi anlatıyor

Ben misafirlerin ziyade kalabalık olmasından sıkılıyordum, amma hiç kimseye hal diliyle de olsa bir şey demiyordum. Bir gün Seyda, bizim Bey’e demiş ki...

Abdülkadir Badıllı ağabeyin Mufassal Tarihçe-i Hayat eserinden notlar...

KARDEŞİ ABDÜLMECİD EFENDİ’NİN EVİNDE

Üstâd Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Van’a gittiği ilk günlerdeki zamanını, küçük kardeşi Molla Abdülmecid Efendi’nin evinde (kaç gün kaldığı kesin bilinmemekle beraber) geçirdi.

Burada hergün ziyaretçi, hergün gelen misafirler ile Abdülmecid Ünlükul Efendi’nin evi dolup dolup boşanmaktaydı. Bu durum hem evin hanımının işini zorlaştırıyor, hem de maddî kûlfet ile kardeşine zahmet ve yük oluyordu. Üstâd bunu hissediyordu.

Bir gün kardeşi Abdülmecid’e, “Benim, görüyorsun ki, çok misafirlerim geliyor. Ev hanımı refikan Rabia’ya da zahmetler oluyor. Bana müsaade et, ben Nurşin camiinde kalayım. Yine her sabah benim kahvaltımı Rabia hazırlasın göndersin” diyerek gönlünü aldı ve Nurşin camiine gitti yerleşti.

Bundan sonra her sabah fakat ne kadar zaman sürmüş bilmiyoruz Molla Abdülmecid’in evinden Nurşin camiine Üstâd’ın kahvaltısı hazırlanarak gitti..

ABDÜLMECİD’İN HANIMI RABİA ÜNLÜKUL HANIM’IN ANLATTIKLARI

“...Birinci Cihan Savaşı’ndan sonra, Seyda (Bediüzzaman) Van’a geldiği zaman, bizim Toprakkale semtindeki evimizde bir müddet kaldı. Evimize onu ziyaret için hemen her gün bir çok kimseler gelip giderlerdi. Biz de yeni evlenmiştik. Oğlum Fuat 5-6 aylıktı. Onu ilk defa Seyda yürüttü. Ben misafirlerin ziyade kalabalık olmasından sıkılıyordum, amma hiç kimseye hal diliyle de olsa bir şey demiyordum.

Bir gün Seyda, bizim Bey’e demiş ki: “Rabia zayıf olduğu için misafirlere hizmetten sıkılıyor, yoruluyor. Günden güne de ziyaretçiler çoğalıyor. onun için ben Nurşin camiine gideceğim. Benim sabah kahvaltılarımı oraya gönderirsiniz.”

Seyda’nın kahvaltı dediği şey de, çok basit şeylerdi. Bir çay tabağı bal, üstüne de kırılmış ceviz içi kordum, o kadar... Hatta işitiyordum, bu kadarcık kahvaltıdan gelenlere de ikram ediyormuş.

Seyda, Nurşin camiine gittikten sonra, her sabah kapımıza kahvaltıyı almak için gelen talebesine ben kahvaltıyı hazırlar verirdim. Akşamları da boş tabağı getirirlerdi.

ODASINDAN HEP DUA SESLERİ GELİRDİ

Seyda bizim evde iken, geceleri hiç uyumazdı. Odasından hep dua sesleri gelirdi. Bizim evde iken, Van valisi haftada hiç olmazsa bir defa Seyda’nın ziyaretine gelirdi.

Birgün oğlum Fuat, sürünerek Seyda’nın odasına girmiş, Seyda’nın tesbihiyle oynamış, derken tesbihin ipini kırmış, bir tanesini de yutmuş. Seyda bunu bana haber verdi: “Rabia korkma, Fuad tesbihin bir tanesini yuttu, birşey olmaz, geri çıkarır” dedi. Gerçekten Fuad’a bir şey olmadığı gibi, tesbih tanesini yuttuğu günde de yürümeye başladı. Seyda Fuad’ı çok severdi.

RABİA BU KEDİYE NE YAPTI. DÖVDÜ MÜ YOKSA?

Bir de Seyda’nın bir kedisi vardı... Kendileri Nurşin camiine gidince kedi bir gün benim namaz seccademi kirletmişti. Ben de iki tokat vurdum. Bu dayaktan sonra, kedi kayboldu, akşam eve gelmedi.

Bir gün sonra, her gün sabah kahvaltıyı almaya gelen talebesi de gelmedi. Ben bizim beye, “Talebe gelmedi, Seyda’nın kahvaltısı gecikiyor. İstersen bugün sen götür!” dedim. Bizim bey Van’da öğretmenlik yapardı. Kahvaltıyı Seyda’ya verir, oradan da mektebe gidersin dedim. Kahvaltıyı verdim. Aldı götürdü. Nurşin camiine gittiğinde bizim kediyi orada görmüş.

Seyda gülerek, “Rabia bu kediye ne yaptı. Dövdü mü yoksa? Bana şikâyete geldi. Kedinin de, Rabia’nın da suçları vardır. Fakat ben her ikisini de affettim.” demiş. Kedi bir daha bize gelmedi, hep Seyda’nın yanında kaldı.

SEN BENDEN YEDİ SENE SONRA VEFAT EDECEKSİN

Bizim Bey, çok hassas ve duygulu bir kimseydi. Seyda bir gün kendisine, “Abdülmecid! Merak etme, sen benim vefatımdan yedi sene sonra vefat edeceksin” demiş.

Üstâd’ın bu haberi aynen çıktı. Seyda’nın vefatından tam yedi sene sonra bizim bey de 1967’de vefat etti. Vefat edeceği senenin başında bana arasıra, “Bu benim son senemdir” derdi.”

Üstâd Hazretleri’nin Abdülmecid Efendi’nin evinde ne kadar kaldığını bilemiyoruz. Fakat Rabia Hanımın ifade tarzına göre, yirmi gün veya bir ay kadar kaldığı anlaşılmaktadır.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum