Musibetzede olan bir adam, Allah'ın merhametine iltica etmekle mütesellî olur

Musibetzede olan bir adam, Allah'ın merhametine iltica etmekle mütesellî olur

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

﴾ وَاللهُ مُحِيطٌ بِالْكَافِرِينَ 1 ﴿ Bu cümlede bulunan kelimelerin birbiriyle münasebetlerine ve ifade ettikleri nüktelere gelince:

و aralarında münasebet bulunan iki şeyi birbirine atfeden bir âlettir. Burada ise mâkabliyle mâbadi arasında bir münasebet görünmüyor. Fakat birinci temsille ikinci temsilin arasındaki münasebete bakarak şöyle silsileli birkaç cümleyi ihtar ediyor: Onlar şenlikli olan yerlerden firar ettiler. Şehirlilikten nefret ettiler. Gecenin istirahat zamanı olduğuna dair kanuna muhalefet ettiler. Hem nasihatlere itaat etmeyerek sanki necatları çöllerdeymiş gibi sahrâlara düştüler. En nihayet haybet ve hüsrana uğrayarak her taraftan Allah'ın belâsına maruz kaldılar.

اَللهُ Bu kelime-i mübareke ise, onların son ümit ve recalarının kesildiğine işarettir. Çünkü musibetzede olan bir adam, evvel ve âhir Allah'ın merhametine iltica etmekle mütesellî olur. Halbuki Allah'ın kahır ve gadabına müstehak olanın elbette ve elbette necatından ümidi ve recası kesilir.

مُحِيطٌ 2 kelimesi, onları ihata eden musibetlerin, Allah'ın asar-ı azameti olduğuna işarettir. Yani, gökler, bulutlar, yağmurlar, geceler, onlara cihât-ı sitteden hücum ettikleri gibi, Allah'ın da gazap ve beliyyâtı onları her taraftan ihata etmiştir.

Ve keza, Allah'ın bütün kâinatı ihata eden ilim ve kudreti ve bütün zerrata şâmil olan emirleri göz önüne getirilirse مُحِيطٌ kelimesinden şöyle bir ihtar fışkırmaya başlar: Ey kâfirler! Semavat ve arzın dışarısına çıkamazsınız. Dahilde ise her nereye kaçacak olursanız olunuz, Allah, ilim ve kudretiyle her yerde hazır ve nâzırdır.

بِالْكَافِرِينَ 3 Bu kelimeyi مُحِيطٌ lafzına bağlayan ب harf-i cerri, Allah'ın gadabından kaçan kâfirler, yine Allah'ın gadabına rast gelip musibet oklarına hedef olduklarına işarettir.

كَافِرِينَ ünvanı ise üç işareti taşıyor.

Birincisi: Temsil içerisinde mümesselleri, yani münafıkları göstermekle, sâmiin temsil ile meşgul olup mümesselden ve maksattan gafil olmamasını temin etmek içindir.

İkincisi: Temsil ile mümessellerin, yani yolcuların durumuyla münafıkların durumu arasında son sistemde bulunan müşabehetin kuvvetinden dolayı, birbirinin sıfatını ve yekdiğerinin lâkabını ve soyadını taşıdıklarına işarettir.

Üçüncüsü: Kâfirlerin kalbleri gibi, münafıkların da kalbleri zulmet ve azap içinde bulunduğuna işarettir. Zira yaptıkları cinayet ve kusurlarından dolayı, vicdanları dahi onları tazip etmekten geri kalmıyor. Evet, bizzat yaptığı cinayetin cezasını gören bir adamın vicdanı müsterih olmaz.

Dipnot-1: Şüphesiz ki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.
Dipnot-2: Kuşatan.
Dipnot-3: Kafirleri.

Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz