Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Yumurta Canisi

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

“Hem; yerde hareket eden hiç bir canlı (dabbe), kanatlarıyla uçan hiç bir kuş türü yoktur ki, sizin gibi birer ümmet (toplum) teşkil etmesinler.

Biz o kitapta hiçbir şeyi ihmal etmedik.

Sonra hepsi Rab’lerinin huzuruna sevkedilip toplanacaklardır.” (En’âm sûresi, 38)

***

"Kırk çürük yumurta; bir tane sağlam yumurta etmez."

***

İlk yabani yumurta mecerasını ilkokuldan önce yaşadı.

Bir mayıs ayında olmalı.
Hac'dan dönen Hüseyin Çavuş'u çoğu köy halkıyla beraber şehrin göründüğü yokuşbaşında karşılamaya gitmişti. (1960 ortaları)

Bekleşirken aklında hep keklik yumurtası bulmak olduğunu bugün bile hatırlıyordu.

Muhtemel bir sevk-i tabii ile sol aşağıda görülen kızamık çalısına baktı ve yanına gitti. Yakından bakınca bir keklik yuvası ve içinde yumurtalar vardı.

whatsapp-image-2023-06-01-at-00-24-31.jpeg
Küçükpolatlı'dan Aygar Dağı'nın görüntüsü

İlk heyecan, ilk zafer duygusuyla tek tek özenli bir titremeyle hepsini aldı ve giydiği fistanın cebine yerleştirdi 5-6 tane olabilirdi.

Üzeri çilli tavuk yumurtasından küçük oval biçimlilerdi.

Sevincini etrafına gösterince, bazılarını başkalarının aldığını hatırlıyordu.

Şehre giden bu yaya yolundan ne zaman gitse bu ilk mucizevi olayı hatırlar ve dikenli kızamık çalısına gayrı ihtiyari bakmadan geçemezdi.

İkinci yabanıl hatırası ise ana-babası bostan çapalarken bulduğu kaplumbağa yumurtalarıydı.
Daha ilkokula gitmiyordu. Bir veya iki taneydi.

Beyaz, yuvarlak erik gibiydi.

İlkokul öncesi büyük amcaoğlu ile köyün yukarısında kurdukları iki keklik kapanını da bugün gibi hatırlıyordu.

Bu yaşlarda kumluk bir yerde yılan yumurtası buluşunu ise hayal meyal hatırlıyordu.

Uzunca küçük bir yumurtaydı ve kabuğu sanki sertçeydi.

Yine ilkokul öncesi günlerde kerpiç arasındaki yuvalardan alıp kırdığı, attığı serçe yumurtalarının sayısını bilmiyordu.

En heyecanlı ve bugün de utanç duyup üzüldüğü maceralar ise;
çocukluk arkadaşlarıyla mal/ sığır güttüğü mayıs haziran aylarında yaşadıklarıydı.

Azak'ın Seki dedikleri yüksekçe ve büyük meşelerin olduğu kırmızı topraklı bir mera/ otlakta ise yumurta savaşları yapmalarıydı. Günlerce sürüyordu.
Köyün başka çoban çocukları da aynı vahşeti yaşıyordu.

2023053122253663287f5421ddfa04.png
Karışık kuş yumurtaları

Meşe, ardıç, dağ eriği gibi ağaçların üstündeki karakarga, alakarga /saksağan, çeşitli sakalar, bozdoğan/ aksungur, ardıçkuşu, üveyik gibi yabani kuşların yumurtalarını gasbederek cep ve kucaklarına doldurup birbirlerine vahşice fırlatıyordular.

Bu vahşetin sonuçları ise ilerde her yaz başı görülen kırım kongo/ kanamalı ölümcül hastalıklardı.
Daha doğrusu kuşların yemediği azman kenelerin insana yapışıp öldürmesiydi.

Bir önceki neslin gaspettiği yumurtaların sonu ise kartal, karakuş/ kara akbaba, toy çulluk gibi büyük kuşların soykırıma uğramasıydı.

O günlerde gördüğü bir facia ise köyün başındaki kayalıklardan karakuş yumurtası almak isteyen bir çocuğun kuşların yuvasını savunmalarından panikleyip yuvarlanarak, başından aşağı kanlar içinde kaldığını görmesiydi.

Bu vahşi katliamlar ise tilki, yılan, sıçan, fare, akrep, çıyan/ kırkayak ve örümceklerin aşırı artmasıyla neticelenmişti.
Daha sonra kurt ve tilkilerin yok olmasıyla kara domuzlar bu arazileri istila etti.

whatsapp-image-2023-06-01-at-00-20-16.jpeg
Küçükpolatlı Azakpınarı

***

Kuş yumurta ve yuvalarıyla tekrar meşguliyeti ise son 15 yıl içinde gelişmişti.

İlk aklına gelen Sungurlu'daki banyo penceresi dış beton çıkıntıya, yabani güvercinlerin yuva yapmasını fark etmesiydi.

Apartman havalandırma boşluğundan dikey iniş/çıkış yapan güvercinler bu dar sekilere yuva yapıyordu.

Ancak yavrular büyürken korumasız dar alandan taa apartmanın dibini boyluyordu.

Bunu önlemek için önüne set yapmaya ve yem verip çabuk büyümelerini çabalamıştı.
Ama olmuyor ve dibe düşüp ölen yavrular yeşil et sineklerince temizlenip apartmanın kokuşmasını önlüyorlardı.

Şimdiki evindeki meşgalesi ise evcil üveyik/ kumrularla oluyordu.

İlkin balkondaki ihtiyaç çantası üstüne yuva yapıp 2 yumurta üstüne 21 gün kuluçka sonrası, iki yavrunun uçmasına sebep olmuştu.

Anne kuluçkadayken gündüz çok kısa beslenmeye çıkıyordu.

Gece ve gündüz erkek kumru az uzak bir mesafede yuvayı gözetliyordu.

2023053122272263287f5421ddfa04.jpg
Yangın merdivenimize yuva yapan kumru/ üveyik

Eşine yiyecek getirdiğinden tam emin olamamıştı ama kendisi yakınlara yem bırakırdı.

Bu güney balkonda daha sonraki yuvalarda istemeyerek çok facialar yaşadı.

Bir seferinde pislik yapıyor diye yuvası dağıtıldı ve engel olamadı!

Bir sonraki yıl saksı içinde kuluçkadaki yumurtaları meymenetsiz birine göstermek isterken kaldırdığı kumru korktu ve bir daha kuluçkaya yatmadı ve yumurtalar cılk oldu.

Bir sonraki sene yine aynı sarmaşık saksıda gürk yatan (kuluçka) kumruya gece dokunmak istedi.

Kuşcağız gece vakti pırrr diye uçtu ve bir daha yuvaya dönemedi ve yumurtacıkları çürüdü.

En son bu sene kahverengi üyevikler kuzey balkonu klima/ duvar arasına yuva yaptılar.

Bunlar yıllarca yemleyip suladığı tanıdık, karşılıklı ülfet ve ünsiyet ettiği bir çiftti.

Hani elinde büyüdü derler ya ona yakın bir çift.

Ne zaman balkona çıksa hemen en yakınına damlıyor ve kendileriyle konuşulanları essahtan kulak kesilip dinliyorlardı.

Yuva için önce dikenli otları erkeği getirdi, dişisi yuvayı yapıp yumurtladı ve kuluçkaya yattı.

Arkadaşın sevincine diyecek yoktu.

Amma yuva boşluğa doğru kaykıktı.
Hatta birgün kaykıklığı giderirken anaç yuvadan uçtu.

O an hakikaten üzüntüden mahvoldu ve acısı katmerlendi. İç içe pişmanlık içinde anacın gelmesi için yalvar yakar oldu Rabbine.
İştahı kesildi balkon kapısını kapattı ve balkon yönüne bakamadı.

30 saat sonra cesaret geldi, yuvaya bakınca sürur içinde kaldı. Anaçkuş kuluçkadaydı.

Bir-iki gün geçmişti ki; yuvada kuşcağız yoktu.
Yuva iyice sarkmış ve dikensi ince dallar sallanıyordu.

Yuvası bu sefer iyice göçmüştü amma bu sefer kendi suçlu değildi.

Belki gelir diye yuva kenarına kağıt iplikler koydu amma gelen giden olmadı.

Dışarı sarkan yumurtayı almak isterken kırıldı ve bakınca içinde cenin halde kuş yavrusu apaçık ortadaydı...

Güzel bir kumru hatırasını da bir sene okul yaz imtihanlarında yaşadı.

Kullanılmayan bir sınıf pencere önüne yine aynı kuşlar yuva yapmıştı.

Bir öğretmen bozmak isteyince engel olup korumaya almıştı.

İmtihanlar bitene kadar kuluçka devam etti.

Yavruların çıktığını gördü lakin yuvadan uçtuğunu göremedi. Civcivlerin tam kanatlanıp yuvalarından göçtüğünü ümit edip teselli buldu.

Kısaca atasözündeki gibi:

"Kırdığı yumurta 40 ı geçmişti..."

2023053122290863287f5421ddfa04.jpg
Antalya Andızlı Mezarlık

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum