‘Ata’'sözlerinde (!) Kafiye mi Sâfiye mi ?

Atasözleri kimin söylediği belli olmayan, bir toplumun asırlar boyunca geçirmiş olduğu tecrübeleri ve deneyimleri, bunlara dayanan düşünce ve görüşleri, dilden dile dolaşan, yol gösterici nitelikte olan, az kelime ile çok manalar ifade eden bir milletin kültürel birikimleridir. Şüphesiz bazı atasözleri topluma kazandırdığı ana fikir olarak bütün insanlığın kabul ettiği, benimsediği davranışları telkin etmede rolü vardır. Atasözleri bulunduğu toplumun kültür, inanç, duygu ve düşünce yapısını yansıtır.

Söylenmesinde kulağa ve nefse hoş gelen bazı deyim ve atasözleri dikkatsiz olarak kullanılırken mana bakımından maalesef çok yanlış sonuçlar doğurabilmektedir. Bir söz nerede, ne zaman, ne maksatla sarf edilmiş ona bakılmalı ve ona göre bu söze mana verilmeli, o manaya göre de yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Her doğru her zaman ve her yerde söylenemeyeceği gibi her atasözü de her yerde ve her zaman kullanılamaz. Her kavimde, her kabilede, her şehirde dilden dile dolaşmakta olan bazı atasözü olarak kullanılan cümleler aslında insanları bencilliğe, menfaatperestliğe, atalete, karamsarlığa ve ümitsizliğe sürüklemektedir. Bununla beraber, bazı kişiler işine gelen atasözünü yerli ve yersiz maksatlı bir şekilde, kendi hatasına veya görüşüne dayanak noktası olarak kullanmaktadırlar. Esas itibariyle yerinde ve zamanında dile getirilen, maksadının dışında kullanılmayan atasözleri tabi ki dilden dile, kulaktan kulağa, nesilden nesle aktarılan bir kültür hazinesidir. Şunu ilave etmek gerekir ki bir atasözü farklı farklı kültürlerde farklı anlamlara da gelebilmektedir. Atasözleri ders almak veya öğüt vermek amacı ile kullanılmalıdır. Atasözlerimiz gelişi güzel kullanılmamalıdır, asıl anlamlarıyla birlikte doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmalıdır.

Başta, sözümüz meclisten dışarı diyerek, genellikle toplumda atasözü olarak kabul görmüş ve hala dilden dile dolaşan, maksatlı kullanılan, farklı anlamlara gelebilen atasözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Aşağıda verdiğim atasözlerinin bir kısmı yöresel olarak kullanılmakla birlikte bir kısmında da hakikat payı elbette ki vardır. Ancak burada anlatmak istediğim konu, toplumun farklı manalara gelebilecek anlamlar ile yola çıkarak ahlaki ve kültürel yozlaşmasına vurgu yapmaktır.

Bacın ölüyor acından, ne umarsın bacından
Bu bana, bu da kör bacıma
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
Bir gözün diğer göze faydası yoktur
Koyun kendi ayağından keçi kendi ayağından asılır
Feriştahı da gelse bunu benden alamaz
Onun ancak, Allah bir dediğine inanırım
Yalandan kim ölmüş ki?
Düşenin dostu olmaz
Kendi düşen ağlamaz
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
En doğru olan gölgemizdir, o da güneşli havayı sever
Dayak cennetten çıkmıştır
Almadan vermek Allah’a mahsustur
Elin iyisi, evin delisi
Bırak yeminde kalsın
Ker olursan binen çok olur
Aç it fırın yakar
Al gülüm, ver gülüm
Mayın eşeği
Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım
Denize düşen yılana sarılır
Tırnağın varsa başını kaşı
Parayı veren düdüğü çalar
Emanet malın canı az olur
Ekmeğini başkasının heybesine koymak
Aha yılan aha meses, ne halin varsa gör
En doğrusunu babamı gördüm baktım ki oda yalan söylüyor
Babama bile eyvallahım yok
Güvenme dayına peynir ekmek al yanına
Falandan evliya, bastırma avluya
Azıcık aşım ağrısız başım
Borç verme veresiye dost kalalım ölesiye
Besleme ile alışveriş yapma kusturur
Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz
İstisnalar kaideyi bozmaz
Elle gelen düğün bayram
Babana bile güvenme
Devletin malı deniz yemeyen domuz
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
Bugün ölmem yarın gelmem
Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü
Arap saçına döndü
Almaz isem Arap olayım
Ne İsa’ya yaranabildi ne Musa’ya
Atı alan Üsküdar’ı geçti
Fukara hırsızlığa gitmiş ay akşamdan doğmuş
Besle kargayı oysun gözünü
Üzümünü ye bağını sorma
Babadan mal kalır, kemal kalmaz
Bal tutan parmağını yalar
Esirgenen göze çöp batar
Para parayı çeker
Nabza göre şerbet vermek
Çevir kazı yanmasın efendimiz huylanmasın
Dinsizin hakkından imansız gelir
Eşek olduktan sonra semer vuran çok olur
Can çıkmayınca huy çıkmaz
Acı patlıcanı kırağı çalmaz
Huylu huyundan vazgeçmez
Acıkmış kudurmuştan beterdir
Armudun iyisini ayılar yer
Aklına gelen başına gelir
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
Paran varsa balın Bağdat’tan gelir
Fazla mal göz çıkarmaz
Varsa pulun herkes kulun
Verirsen veresiye, batarsın karasuya
Yemeyenin malını yerler
Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna
Kimi kime şikâyet edeceksin
Ye kürküm ye
Allah burunsuza hızma, kulaksıza küpe verir
Ölüyü keyfine bırakırsan tabuta pisler
Herkes yükünü boşaltacak bir eşek arar
Gelen gideni aratır
Önce can sonra canan
Ölme eşeğim yaz gelsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum