Bize düşen, elbette doğru yolu göstermektir

Bize düşen, elbette doğru yolu göstermektir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Leyl Suresi 1-13. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

1,2 . Yemîn olsun (karanlığı ile herşeyi) örttüğü zaman, leyl’e (geceye)! Ve açılıp ağardığı zaman, gündüze!

3 . Ve erkeği ve dişiyi yaratana!

4 . (Ki) şübhesiz amel(ler)iniz gerçekten çeşit çeşittir.

5,6,7 . Fakat kim (Allah yolunda) verir ve (günahlardan) sakınırsa, ve o en güzel olanı (*) tasdîk ederse, artık (biz) onu, en kolay olana (Cennete) muvaffak kılarız!

8,9,10 . Ama kim cimrilik eder ve kendini (Allah’ın sevâbına) muhtaç görmezse, ve o en güzel olanı yalanlarsa, onu da en zor olana (Cehenneme) muvaffak kılarız!

11 . Hâlbuki aşağıya düştüğü (Cehenneme yuvarlandığı) zaman, malı kendisine fayda vermez!

12 . Muhakkak ki bize düşen, elbette doğru yolu göstermektir. (**)

13 . Ve şübhesiz ki son da, ilk de (âhiret de, dünya da) gerçekten bizimdir.

(*) Burada geçen “en güzel”den maksad, kelime-i tevhîd لَٓا اِلٰهَ اِلَّا الّٰلهُ olup, “Allah’dan başka ilâh yoktur” demektir. (Celâleyn Şerhi, c. 8, 338)

(**) “Dalâletin (hak yoldan sapmanın) gāyet müdhiş ma‘nevî elemini hisseden bir adama, îmân ile hidâyet ihsân etmek, eğer tevhid nazarıyla (Allah’ın birliğine îman ile) bakılsa, birden o cüz’î (küçük) ve âciz ve fânî adam bütün kâinâtın hâlıkı (yaratıcısı) ve sultânı olan Ma‘bûdunun (ilâhının) muhâtab bir abdi (kulu) olmak ve o îman vâsıtasıyla bir saâdet-i ebediyeyi (Cenneti) ve şâhâne ve çok geniş ve şa‘şaalı bir mülk-i bâkîyi ve bâkî bir dünyayı ihsân etmek ve onun gibi bütün mü’minleri dahi derecelerine göre o lütfa mazhar etmek (kavuşturmak) olan bu ihsân-ı ekber (bu en büyük lütuf) yüzünde ve sîmâsında, bir Zât-ı Kerîm ve Muhsin’in (ikram ve ihsânı sonsuz olan Allah’ın) öyle bir hüsn-i ezelîsi ve öyle bir cemâl-i lâyezâlîsi (yok olmaz güzelliği) görünür ki, bir lem‘ası (parıltısı) ile bütün ehl-i îmânı kendine dost ve has kısmını da âşık yapıyor.” (Şuâ‘lar, 2. Şuâ‘, 5)