Ademden (yokluktan) eşyayı çıkaran kudret, o eşyayı başıboş bırakmaz

Ademden (yokluktan) eşyayı çıkaran kudret, o eşyayı başıboş bırakmaz

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

﴾ اِنَّ اللهَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ 1 ﴿ Bu cümledeki nükteler ve işaretler:

Evvelâ, bu cümle münafıkları ve yolcuları istilâ eden dehşetin hakikat olduğuna bir fezleke ve bir hülâsadır. Ve bu hülâsadan anlaşılır ki, yolcuların ahvâli, münafıkların ahvâlini tamamıyla temsil ettiği ve herbir halleri yolcuların hallerinde göründüğü gibi, herbir zerrede ve herbir halde kudret-i İlâhiyenin de tasarrufu görünür.

Tahkiki ifade eden اِنَّ dahil olduğu hükmün sabit ve sarsılmaz hakîkatlerden olduğuna delâlet ettiği gibi, meselenin azametini ve vüs'atini ve dikkatini ve nev-i beşerin bu gibi meselelerde aciz, zayıf ve kàsır olduğunu remzen gösteriyor. Çünkü bu gibi yakinî meselelerde tereddüdü intaç eden, ancak vehimlerdir. Vehimleri tevlit eden zafiyet, acz, kusurdur; bunlar ise insanın tıynetiyle yoğrulmuş sıfatlardır.

اَللهُ Lâfza-i Celâlinin burada sarahaten zikredilmesi, bu cümledeki hükmü ispat eden delile işarettir. Çünkü bütün mevcudat, taht-ı tasarrufunda ve daire-i şumulünde bulunan kudret, sair sıfatlar gibi Ulûhiyetin lâzimesidir.

عَلٰى kelimesinden anlaşılır ki, ademden eşyayı çıkaran kudret, o eşyayı mühmel ve başıboş bırakmaz. Ancak hikmetin murakabesi ve nezareti altında terbiye eder ve ettirir.

كُلِّ 2 edatından anlaşılır ki, esbabın bütün eserleri ve hâsıl-ı bilmasdar denilen ef'âl-i ihtiyariyeye terettüp eden eserler, tamamen kudrete bağlıdır. Mevcuda ve mevcudata, şey ve eşya denilmesi meşiet-i ilâhiyenin taallûkundan neş'et ettiğine nazaran شَىْءٍ 3 tabirinden anlaşılır ki, eşya vücuda geldikten sonra da Saniden alâkası kesilmez. Vücudun tekerrüründen ibaret olan bekaları için daima Sanie muhtaçtırlar.

قَادِرٌ 4 kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden قَدِيرٌ 5 sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez. Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz. Hem kudret, Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit gibi sıfât-ı fiiliyenin mercii ve mizanıdır.

Dipnot-1: "Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter." Bakara Sûresi, 2:20.
Dipnot-2: Her, hep.
Dipnot-3: Şey.
Dipnot-4: Dilediği gibi yapmaya gücü yeten, dilerse yapan, dilemezse yapmayan, hiçbir surette âciz olmayan kudret ve iktidar sahibi Allah.
Dipnot-5: Kudreti sınırsız olan, dilediğini dilediği şekilde yapan Allah.

Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz