Yaşar Nuri: Said Nursi'nin şu ruhuna bakar mısınız?

Yaşar Nuri: Said Nursi'nin şu ruhuna bakar mısınız?

Yaşar Nuri Öztürk, Show TV'deki programda sözü Said Nursi'ye getirdi.

Ahmet Bilgi'nin haberi:

RİSALEHABER-İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, Said Nursi'yi övdü. Saba Tümer'in Show TV'de yayınlanan programında konuşan Öztürk, seyircilerden gelen "Günah işleyen bir insan imandan çıkmış mı sayılır? Hangi günahlar imanadan çıkartır" sorusunu cevapladı.

İnsanların güahlarına bakarak onları kafir ilan edenleri eleştiren Öztürk, sözü Bediüzzaman Hazretleri'ne getirdi ve şöyle konuştu:

"Bunlara engizisyon papazı dediğin zaman kızıyorlar. Geçenlerde bunu zikretmiştik. Çok sevdiğim bir ifadeyle vermiştik bunu. Yanılmıyorsam Bediüzzaman Said Nursi'den verdik. Diyor ki, bir insanın 100 üzerinden -biraz açayım- 99 seyyiesi yani çirkinliği, kötülüğü, 1 tane iyisi olsa o insan hakkında hüküm verirken o bir tane iyiyi esas alın. Ya şu ruha bakar mısın? Şu enginliğe, bakışa bakar mısın? Şimdi bunu tersine çevirdiler bir insanın yüzde 99 iyiliği, bir tane de kötülüğü olsa onu cımbızla çekiyor ve ona göre hüküm veriyor. O din anlayışına bakın bu din anlayışına bakın. Bediüzzaman'ı bırakın, bunlar Peygamberine ihanet etmiş adamlar. Kimin hangi sözüne saygısı olacak?"

BEDİÜZZAMAN RİSALE-İ NUR'DA NASIL ANLATIYOR?

Yaşar Nuri Öztürk'ün bahsettiği konu, Risale-i Nur Külliyatı'nın Mektubat isimle eserinin Yirmi İkinci Mektup'unda şöyle geçiyor:

"Ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam! Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.

Aynen öyle de, sen, bir hane-i Rabbâniye ve bir sefine-i İlâhiye olan bir mü’minin vücudunda, iman ve İslâmiyet ve komşuluk gibi, dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı mâsume varken, sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir câni sıfatı yüzünden ona kin ve adâvet bağlamakla o hane-i mâneviye-i vücudun mânen gark ve ihrakına, tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şenî ve gaddar bir zulümdür."

Lem'alar adlı eserinin On Üçüncü Lem'a'sı ise şöyle:

İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü’minin birtek seyyiesiyle bütün hasenâtını örter. Şeytanın bu desisesini dinleyen insafsızlar, o mü’mine adâvet ederler.

Halbuki, Cenâb-ı Hak, haşirde adalet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenâtı seyyiâta galibiyeti-mağlûbiyeti noktasında hükmeyler. 5 Hem seyyiâtın esbabı çok ve vücutları kolay olduğundan, bazan birtek hasene ile çok seyyiâtını örter. Demek, bu dünyada o adalet-i İlâhiye noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki, kıymettar birtek hasene ile, çok seyyiâtına nazar-ı afla bakmak lâzımdır.

Halbuki, insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenâtını birtek seyyie yüzünden unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenâtı örter, unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesat âleti olur.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.